Tekrar yayım ve Dilimleme Etik İhlali Kararının İptali

Dava Mart 2019 dönemi doçentlik başvurusunun değerlendirilmesi neticesinde eserlerinde “tekrar yayım, dilimleme” eylemlerinin gerçekleştiğinden bahisle etik ihlalde bulunduğuna karar verilmesine ilişkin Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı Sosyal ve Beşeri Bilimler ile Güzel Sanatlar Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonunun 13.03.2020 tarih ve 2020/02 sayılı kararı ile bu karara dayanılarak doçentlik başvurusunun iptal edilmesine ilişkin 19.03.2020 tarihli ve E.3427 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 14/10/2021 tarihli kararında kısaca ;

Prof. Dr. S.F.Ö. tarafından düzenlenen 05/01/2021 günlü bilirkişi raporunda; “davacının A3 kodlu eseri için ‘Bilimsel dünyada doktora tezlerinden yayın çıkarılması istenilen, dahası teşvik edilen bir şeydir. Küresel ölçekte çoğu saygın üniversitenin iktisat doktora programlarında, zaten tezlerin her biri birer makaleye dönüştürülecek üç bölüm olarak yazılması talep edilmektedir. Bu çerçevede bakılınca, adayın doktora tezinden bir akademik makale türetmesini bir sorun olarak algılamıyorum. … Aday doktora tezinden, bilimsel çevrelere ulaşmak açısından çok daha yaygın bir yol olan bir makale çıkararak (Jüri üyesinin ifadesiyle ‘türeterek’) bilimsel bir dergide yayınlamıştır. Bunda bir sorun yoktur. Yayınlanan makalede illa bunu belirtmek zorunluluğu da bulunmamaktadır.’ değerlendirmesi, D4 kodlu çalışmaya ilişkin olarak ‘Tezden bir akademik makale çıkarılıyorsa, ilgili literatürün tezin yazıldığı tarihe kadar olan kısmının değişmeyeceği, ancak bu tarihten sonra literatüre yeni katkılar eklenebileceği dikkate alındığında bunda neden bir sorun görülmektedir? Açık ki özetlenen literatür de büyük ölçüde aynı olacaktır. Keza’ metodoloji de her gün değişmemektedir. Zaten ‘İkinci Uzman Görüşünde de ‘Kanaatimce akademisyenler doktora çalışmalarında uyguladıkları metodolojileri diğer alanlara uygulayabilirler’ denilmektedir. Gerçekten de doktora tezi Avrupa Dönüşüm Ekonomileri üzerineyken, bu makale Doğu Asya ülkeleri içindir. Burada sorun, aynı uzmanın belirttiği gibi “yöntemde bir zenginlik ve yenilik olmadan yapılıyor olmasıdır’. Bu eleştiriye elbette katılıyorum. Ancak bu akademik kalite ile ilgili bir sorundur ve dava konusu ile ilgili değildir. 3. Benzer görüşlerim yüksek lisans tezinden türetildiği öne sürülen D9 kodlu çalışma için de geçerlidir.’ değerlendirmesine yer verildiği,

Prof. Dr. S.L.A. tarafından düzenlenen 26/02/2021 günlü bilirkişi raporunda; “A3 kodlu makalesinin doktora tezinden üretildiği, D9 makalesinin de yüksek lisans tezinden üretildiği tespit edilmiştir. Ancak kendi tezlerinden üretilen her iki makale için ‘tekrar yayın’ olarak kabul edilmesi ve buna dayanarak etik ihlali kararı verilmesi doğru değildir. Çünkü gerek yüksek lisans ve gerekse doktora tezi (bilimsel inceleme) yayın olarak kabul edilmemektedir. Zira bu tezlere ait künyelerinde herhangi bir DOİ numarası veya ISSN numarası verilmemektedir. Tezlerin yayın statüsünde olmaması nedeniyle etik kurulunun ‘tekrar yayın’ olarak değerlendirmesi de mümkün gözükmemektedir. Dava dosyasında bilirkişi raporunda belirtildiği üzere tezden üretme teşvik edilen ve ‘bilimsel çevrelere ulaşmak’ için bir yol olarak değerlendirilmesine katılarak lisansüstü tezlerinin yayın yapılarak bilimsel faaliyetlerin görünürlüğü sağlanmaktadır. Burada Etik Kurulu’nca etik ihlali olarak görülen diğer bir husus ise ‘yayın içerisinde tezlere atıf yapılmaması’ şeklindedir. Ek-5’de makalelerinin tezden üretildiğini beyan eden davacının makalelerde ‘yayınlanmamış tez’ olarak dipnot veya kaynakça vermesi mümkün olabilirdi. Tezden üretilmediği beyan edilen D4 kodlu yayının tekrar yayın olarak kabul edilip edilmediği tezden üretilip üretilmediğine de bağlı olarak değerlendirmeye tabi olacaktır. … Makalenin literatür ve metot kısmından tezden yararlanıldığı ve tamamen tezden bağımsız bir araştırma sorusuna sahip olmadığı görüşüyle, ikinci uzman ve bilirkişi raporunda yer alan tezden uygulanan yöntemlerin başka alanlara veya ülkelere uygulanarak belli sonuç ve politika önermelerini üretebilecekleri görüşüne katıldığımı ve dolaysıyla D4 kodlu makalenin tezden kısmen üretilmiş bir yayın olarak değerlendirilebileceği kanaatindeyim. Bununla birlikte beyannamesinde tezden üretilmemiş bir yayın olduğunu gösteren ve savunmasında bunu iddia eden davacının tezde yaptığı alıntılamalara ‘yayınlanmamış tez’ olarak atıfta bulunması gerekirdi.” değerlendirmesine yer verildiği,

Prof. Dr. M.A. tarafından düzenlenen 30/03/2021 günlü bilirkişi raporunda; “Sayın Dr. XX’ın doçentlik başvuru belgesi incelendiğinde A3 ve D9 nolu eserlere ‘Tezden Üretilen Yayınlar’ kategorisinde puanladığı anlaşılmıştır. Bunun yanında ÜAK tarafından başvuru yapan kişinin inisiyatifi olmaksızın puanlan otomatik olarak atadığı düşünüldüğünde burada Dr. XX’ın herhangi bir kötü niyetinden bahsedilemez. Bu bağlamda iddia edilen etik ihlali maddi deliller dikkate alındığında oluşmamıştır. Sayın Dr. XX bu iki yayını ‘Tezden Üretilen Yayın’ kategorisinde olduğunu ÜAK sisteminde göstermiş ve bizce maddi açıdan üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Sayın Dr. XX’ın bu iki çalışmanın ÜAK sistemine tanıtılması (girilmesi) sırasında herhangi bir ‘etik ihlalinde’ bulunduğu kanaatinde değiliz. Eğer böyle bir etik ihlali olsa idi yayınlarda tezden üretilmiştir ibaresinin bulunmamasının teamüllere aykırı davranış) yanında adayın bu yayınları sanki tezden bağımsız çalışmaymış gibi sunması halinde olabilirdi. Oysaki başvuruda bu şekilde bir kötü niyet olsa idi aday bu yayınları tezle ilişkilendirmez ve bu nedenle daha yüksek ham puan ile değerlendirilen bölümde yazabilirdi. Bu nedenle dava dosyasında yer alan belgeler çerçevesinde ‘etik ihlali’ iddiası kanaati oluşmamıştır. … Yazarın DR tezinde ve D4’de bazı yazarlara atıf yapılmış ve ayrıca bazı çalışmalarda öne çıkan fikirler tezde Türkçe ve D-4’te İngilizce ifade edildiği gözlemlenmiştir. Bu durum ÜAK tarafından konuyu inceleyen uzmanlarca da dile getirilmiştir. Ancak bu benzerlikler bilimsel sistemin doğasında olan ve gayet kabul edilebilir durumlardır. D-4’dün birçok kısmında yazarın literatür taraması ile ilgili önemli ölçüde sentezlemeye gittiği gözlemlenmiştir. Doktora tezinde 70-80 sayfalık teorik arka plan ve literatür taramasının D-4’te hem 1-2 sayfayı indirgenmesi ve hem de mevcut literatürün D-4’ün cevaplandırmaya çalıştığı Asya ülkelerine uyarlanması yapılmıştır. Bu yüzden D-4’ün tezden bağımsız bir özgün çalışma olduğu kanaatine varılmıştır. Bazı benzerliklerin olması ya da bazı cümlelerin iki çalışmada tekrar edilmesi bütünlük açısından bizce etik ihlali olarak kabul edilemez. Doktora yıllarında yapılan araştırmalar ve elde edilen derinlik sadece bir yayınla sınırlı kalması bizce son derece yanlış bir düşüncedir. Doktora öğrencileri tezlerine 1-2 yıl çalıştıktan sonra belirli bir konu üzerinde sahip oldukları bu derin bilgiyi benzer konulara ve aynı yöntemleri kullanarak farklı araştırma sorularına yöneltmeleri zaten bilimsel gelişme ve uzmanlaşma anlamında arzu edilen bir durumdur. Bu yüzden herhangi bir etik ihlali olduğunu düşünmüyoruz.” değerlendirmesine yer verildiğinin görüldüğü,

A3 kodlu makalesinin doktora tezinden üretildiği, D9 makalesinin de yüksek lisans tezinden üretildiği tespitlerine ilişkin olarak, gerek yüksek lisans ve gerekse doktora tezi (bilimsel inceleme) yayın olarak kabul edilmesi, gerekse de bu tezlere ait künyelerinde herhangi bir DOİ numarası veya ISSN numarası verilmemesi, böylelikle tezlerin yayın statüsünde olmaması nedeniyle etik kurulunun “tekrar yayın” olarak değerlendirmesinin mümkün olmadığı, D-4′ kodlu çalışmanın ise tezden bağımsız bir özgün çalışma olduğu, bazı benzerliklerin olması ya da bazı cümlelerin iki çalışmada tekrar edilmesi bütünlük açısından etik ihlal olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla davacının eserlerinde “tekrar yayım, dilimleme” eylemlerinin gerçekleştiğinden bahisle etik ihlalde bulunduğuna karar verilmesine ilişkin 19.03.2020 tarihli yazı ile tebliğ edilen Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı Sosyal ve Beşeri Bilimler ile Güzel Sanatlar Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Komisyonunun 13.03.2020 tarih ve 2020/02 sayılı dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna ulaşılmıştır.

Henüz yorum yok

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RANDEVU ALIN

Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.