Akademide İfade Özgürlüğü ve Kapsamı

Ankara BİM – 4. İdare Dava Dairesi
Esas No.: 2019/4350
Karar No.: 2020/1679
Karar tarihi:30.06.2020

İSTEMİN ÖZETİ:Yozgat İdare Mahkemesi’nce davanın reddi yönünde verilen 30/10/2019 gün ve E:2019/190, K:2019/592 sayılı kararın; davacı vekili tarafından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince de kararlarında akademisyenlerin çalıştığı kurum ve sistem hakkında kendini özgürce ifade edebilmesinin ve sınırlama olmadan bilgi ve belgesini yaymasının öneminin vurgulandığı, davacının yalnızca arkadaşlarına açık şahsi sosyal medya hesabından paylaştığı duygu ve düşüncelerin genel değerlendirme niteliğinde olduğu ve devlet memurunun itibarını zedelemediği gibi huzur ve sükunu da bozmadığı, 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde yer alan “657 Sayılı Kanunda yer alan fiillere ilave olarak…” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesince iptal edildiği hususu da dikkate alındığında dava konusu işlemin açıkça hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, istinaf yoluyla kaldırılması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ :Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı savunularak istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi talep edilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesince, 2577 sayılı Kanunun 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava; X1 Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, “X2” hesabından yaptığı açıklamasıyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi akademisyenlerine hakaret ettiği, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirlenen mesai saatlerine karşı çıktığı X1 Üniversitesi’nin itibarını zedeleyecek açıklamalarda bulunduğundan bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/B(d-l) maddesi uyarınca “kınama” disiplin cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, daha önce disiplin cezası almamış olması ve sicilinin olumlu olması dikkate alınarak bir alt ceza olan “uyarma” disiplin cezası ile tecziyesine ilişkin X1 Üniversitesinin 14.02.2019 tarih ve 95552562-903.08.02-E.4172 sayılı işleminin iptaliistemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, olayda, davacının X2 hesabından yazmış olduğu yazıda yer alan hususların ifade özgürlüğü ve akademik özgürlük kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin tespitinin uyuşmazlığın çözümü açısından önem taşımakta olduğu, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin dar yorumlanması gerektiği, sınırlandırma için önemli bir toplumsal ihtiyaç veya zorunluluğun bulunması, bu sınırlandırmanın meşru bir amacı gerçekleştirmek için yapılması, sınırlandırmada aşırıya gidilmemesi ve her halükarda özünü zedelemeyecek ölçüde yapılması görüşünün genel bir kabul gördüğü, ne var ki; iftira, hakaret, küfür, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzenini cebir yoluyla değiştirmeye yönelen, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik bulunan ifadelerin ise düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında hukuki koruma görmediği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili kararlarına bakıldığında; kullanılan kelimelerin, bu kelimelerin ifade edildiği bağlam, o dönemdeki koşullar, ifadenin etki derecesi ve etki alanı, kişinin konumu ve tanınmışlık seviyesi gibi birçok husus dikkate alınarak olay hakkında zaman ve şartlar bütünlüğü çerçevesinde inceleme yapıldığının görüldüğü, bakılan uyuşmazlıkta, davacının ”Kongrelere gidiyorsun başka ülkelere gidiyorsun, makale yazıyorsun kitap vs. hazırlıyorsun sonra dönüp Yozgat’a geldiğinde 1 senedir Yozgat’tan çıkmayan insanlarla akademik muhabbet yapıyorsun ya da yemekte vs. aynı ortamda bulunmak zorunda kalıyorsun. Burası gerçekten bölümleri açtığına, akademisyen bulduğuna şükretsin. Bunun yanında sırf ekmek parası, akademik kariyer için buraya gelen gelmek zorunda kalan insanlara neden eziyet ediyorsunuz? Bu insanların hepsi eninde sonunda kaçacak buradan. İşi olmayan insanlar sadece dedikodu yapıyor. Bir yerde çalışmak 5 gün, 8-5 orada olmak mıdır illa ? 8-5 gelip de bu bölümlerde toplantılara bile katılmayan adam var mesela. Şimdi bu adam mı makbul? Doçentliği küçümsüyor beyefendi, sözlü kalktığı için mi ? Taşradaki bu kekoları doçent yapmak mıydı amacınız ? Bunlar eserden nasıl geçecek mesela ? Bir insan Yozgat’ta 8-5 ve 5 gün kalsa gerçekten geriye gider. Bunu yöneticilerin de anlaması lazım. Burayı değiştirmek için az da olsa bir şans var bunu buradakiler değil, dışarıdan gelen kaliteli insanlar yapacaktır.Bu şansı tepmeyin. Çünkü tanıdığım bir çok insan gitme planı yapıyor. Kalanlarla okey oynarsınız artık” şeklindeki beyanların bir kısmının düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, yazıda yer alan “Doçentliği küçümsüyor beyefendi, sözlü kaltığı için mi ? Taşradaki bu kekoları doçent yapmak mıydı amacınız ? Bunlar eserden nasıl geçecek mesela ? Bir insan Yozgat’ta 8-5 ve 5 gün kalsa gerçekten geriye gider.” şeklindeki cümlelerin meşru bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olmadığı, akademik eleştiri sınırlarını aşacak türden olduğu ve düşünce özgürlüğü kapsamında olmadığı sonucuna varıldığından, davacının sübuta eren ve 657 sayılı Kanunun 125/B-(d-l) maddesi kapsamında yer alan eylemleri nedeniyle daha önce disiplin cezası almamış olması ve sicilinin olumlu olması dikkate alınarak “kınama” disiplin cezasının bir alt cezası olan “uyarma” disiplin cezası ile tecziyesine ilişkin dava konusu disiplin cezası işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde karar verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan haliyle,53. maddesinin (b) fıkrasında; “Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanları, memur ve diğer personeline uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır.” düzenlemesine ver verilmiş iken,7243 sayılı Kanunun 7. maddesi ile eklenen ibare ile,“(Değişik: 2/12/2016 – 6764/26 md.) Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanlarına uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. (Ek cümleler:15/4/2020-7243/7 md.) Öğretim elemanları dışında iş sözleşmesiyle çalışan personel 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu ve iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesine tabidir. Memurlar hakkında ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125 inci maddesi uygulanır.” şeklini almıştır.

Aynı Kanunun 53-b. (2). maddesinin dava konusu işlem tarihindeki hali; “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak bu Kanun kapsamındaki kamu görevlileri için kınama cezasını gerektiren fiiller şunlardır:

  1. a) Yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek.
  2. b) Resmi olarak ders vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek.
  3. c) Resmi ilan, afiş, program, yazı ve benzeri dokümanları koparmak, yırtmak veya tahrif etmek.
  4. d) Üniversite veya bağlı birimlerin sınırları içinde herhangi bir yeri kurumun izni olmadan hizmetin amaçları dışında kullanmak veya kullandırmak.
  5. e) Yayınlarında hasta haklarına riayet etmemek.
  6. f) İnsanlarla ilgili biyomedikal araştırmalarda veya diğer klinik araştırmalarda ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranmak.
  7. g) İncelemek üzere görevlendirildiği bir eserde yer alan bilgileri eser sahibinin açık izni olmaksızın yayımlanmadan önce başkalarıyla paylaşmak.
  8. h) Bilimsel bir çalışma kapsamında yapılan anket ve tutum araştırmalarında katılımcıların açık rızasını almadan ya da araştırma bir kurumda yapılacaksa ayrıca kurumun iznini almadan elde edilen verileri yayımlamak.

ı) Araştırma ve deneylerde, çalışmalara başlamadan önce alınması gereken izinleri yetkili birimlerden yazılı olarak almamak.

  1. j) Araştırma ve deneylerde mevzuatın veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ilgili araştırma ve deneylere dair hükümlerine aykırı çalışmalarda bulunmak.
  2. k) Araştırmacılar veya yetkililerce, yapılan bilimsel araştırma ile ilgili olarak muhtemel zararlı uygulamalar konusunda ilgilileri bilgilendirme ve uyarma yükümlülüğüne uymamak. l) Akademik atama ve yükseltmelere ilişkin başvurularda bilimsel araştırma ve yayınlara ilişkin yanlış veya yanıltıcı beyanda bulunmak.
  3. m) İçeriği itibarıyla şiddet, terör ve nefret amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.
  4. n) Yükseköğretim kurumları içinde siyasi parti faaliyetinde bulunmak veya siyasi parti propagandası yapmak.” şeklinde iken,17/04/2020 tarih ve 31102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 7. maddesiyle,“(2) (Ek cümle:15/4/2020-7243/7 md.) Kınama:Öğretim elemanına, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Kınama cezasını gerektiren fiiller şunlardır:
  5. a) (Mülga:15/4/2020-7243/7 md.)
  6. b) Resmi olarak ders vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek.
  7. c) (Mülga:15/4/2020-7243/7 md.)
  8. d) Üniversite veya bağlı birimlerin sınırları içinde herhangi bir yeri kurumun izni olmadan hizmetin amaçları dışında kullanmak veya kullandırmak.
  9. e) Yayınlarında hasta haklarına riayet etmemek.
  10. f) İnsanlarla ilgili biyomedikal araştırmalarda veya diğer klinik araştırmalarda ilgili mevzuat hükümlerine aykırı davranmak.
  11. g) İncelemek üzere görevlendirildiği bir eserde yer alan bilgileri eser sahibinin açık izni olmaksızın yayımlanmadan önce başkalarıyla paylaşmak.
  12. h) Bilimsel bir çalışma kapsamında yapılan anket ve tutum araştırmalarında katılımcıların açık rızasını almadan ya da araştırma bir kurumda yapılacaksa ayrıca kurumun iznini almadan elde edilen verileri yayımlamak.

ı) Araştırma ve deneylerde, çalışmalara başlamadan önce alınması gereken izinleri yetkili birimlerden yazılı olarak almamak.

  1. j) Araştırma ve deneylerde mevzuatın veya Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ilgili araştırma ve deneylere dair hükümlerine aykırı çalışmalarda bulunmak.
  2. k) Araştırmacılar veya yetkililerce, yapılan bilimsel araştırma ile ilgili olarak muhtemel zararlı uygulamalar konusunda ilgilileri bilgilendirme ve uyarma yükümlülüğüne uymamak.
  3. l) (Mülga:15/4/2020-7243/7 md.)
  4. m) İçeriği itibarıyla şiddet veya nefret amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları teşhir etmek yahut kurumların herhangi bir yerine asmak.
  5. n) Yükseköğretim kurumları içinde siyasi parti faaliyetinde bulunmak veya siyasi parti propagandası yapmak.
  6. o) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Görevin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, kusurlu davranmak.
  7. p) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Mevzuatta öngörülen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemek.
  8. r) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Görevi sırasında amirine sözle saygısızlık etmek.
  9. s) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Görevle ilgili resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak, kaybetmek veya kusurlu davranışlarıyla bunlara zarar vermek.
  10. t) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Taşıdığı sıfatın gerektirdiği özen yükümlülüğüne aykırı, genel ahlak ve edep dışı tutum ve davranışlarda bulunmak.
  11. u) (Ek:15/4/2020-7243/7 md.) Görevi gereği katılmakla yükümlü olduğu kurul ve toplantılara izinsiz veya özürsüz olarak bir yıl içinde birden fazla katılmamak.” şeklini almıştır.

Aynı Kanun’un “Disiplin cezası verilmesinde uygulanacak temel ilkeler” başlıklı 53/D maddesinin üçüncü fıkrasında “Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı belgesi alanlara verilecek disiplin cezalarında bir derece alt ceza uygulanabilir. Bir derece alt cezayı, asıl

cezayı vermeye yetkili makam verir.

“hükmü; “İtiraz” başlıklı 53/F maddesinde “Disiplin cezalarına itiraz edilebilecek amir ve kurullar şunlardır:

  1. a) Uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz ilgilinin görevli olduğu birimin disiplin kuruluna, dekanlar için üniversite disiplin kuruluna, rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu

müdürleri için Yüksek Disiplin Kuruluna yapılabilir. …” hükmü yer almaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Kınama” başlıklı 125. maddesinin (B) bendinin (d) fıkrasında, “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” (l) fıkrasında ise; ”Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” eylemleri “kınama” disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış, 125. maddesinin sondan 5. fıkrasında da, “geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül veya başarı belgesi alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanının uygulanabileceği” hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, X1 Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapan davacı hakkında, şahsi “facebook” hesabından fakültede görev yapan akademisyenlere hakaret ettiği, mesai saatlerine karşı çıktığı ve üniversitenin itibarını zedelediği gerekçesiyle X1 Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı’nın 03.12.2018 tarih ve E.25915 sayılı görevlendirme yazısı üzerine açılan soruşturma neticesinde düzenlenen 30.01.2019 tarihli Soruşturma Raporunda özetle, ”Yapılan incelemeler sonucunda eldeki delillerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun madde 125’in “kınama” disiplin cezası gerektiren fiil ve hallerin belirtildiği B – Kınama bölümü (d) bendinde “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak ve (l) bendinde ”Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” olarak belirtilen kusurlarla ilintili olması nedeniyle Dr. Öğr. Üyesi K1’nın kınama cezasıyla cezalandırılmasının uygun olacağı” şeklindeki tespitlerle, davacının “hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak”, “kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” fiillerini işlediğinin sübuta erdiği, anılan eylemler nedeniyle 657 sayılı Kanunun 125/B-(d-l) maddesi uyarınca “kınama” disiplin cezası ile cezalandırılması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, 07.02.2019 tarih ve E.596 sayılı savunma istem yazısıyla davacıdan konu ile ilgili savunmasının istenilerek savunma için 7 gün süre verildiği, davacının 13.02.2019 tarihinde savunmasını yaptığı ve suçlamaları kabul etmediği, X1 Üniversitesinin 14.02.2019 tarih ve 95552562-903.08.02-E.4172 sayılı Rektörlük işlemiyle davacının anılan eylemleri nedeniyle 657 sayılı Kanun’un 125/B-(d-l)maddesi gereğince “kınama” disiplin cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, daha önce disiplin cezası almamış olması ve sicilinin olumlu olması dikkate alınarak, bir alt ceza olan “uyarma” disiplin cezası ile cezalandırıldığı, davacının bu işleme yaptığı 19.02.2019 tarihli itirazın 20.02.2019 tarih ve 201/01 sayılı Disiplin Kurulu kararıyla reddedilmesi üzerine, işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2547 sayılı Kanun’un “disiplin ve ceza işleri”ne ilişkin maddelerine, 6764 sayılı Kanun ile eklenen, “657 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak…” şeklindeki ibarelerinin, Anayasa Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli, E:2017/33 sayılı kararı ile Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak (17/07/2019) 9 ay sonra yürürlüğe girmek üzere “iptal” edilmesi sonrasında, 17/04/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler, davacının öğretim elemanı olması nedeniyle, uyuşmazlığın çözümünü etkileyecektir.

Bu bağlamda, Ceza Hukuku kökenli bir ilke olan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehinde ise, sonraki normun daha önce işlenmiş olan fillere uygulanmasını öngörmektedir. Kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu anlamda, idari işlem niteliğindeki disiplin yaptırımının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, ilke olarak suç ve cezada lehe olan normun uygulanması kuralının disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü yargısal denetimde dikkate alınmalıdır.

Yukarıda açık metinlerine yer verilen mevzuat hükümlerinden, davacıya isnat edilen ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda disiplin cezası verilmesini gerektiren hal ve fiillerden sayılan “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” ve ”Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” fiillerinin, 7243 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik iledoktor öğretim üyesi olan davacının disiplin işlemleri yönünden tabi olduğu 2547 sayılı Kanun’da yer almadığı ve 657 sayılı Kanuna atıfta bulunan hükmün de anılan mevzuattan çıkarıldığı görülmektedir.

Bu durumda, davacıya isnat edilen ve disiplin cezası ile cezalandırılmasına neden olan “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” ve ”Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” eylemlerinin, 7243 sayılı Kanun ile 2547 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle, yani mevcut/yürürlükte olan hukuki düzenleme itibariyle; mevzuatta yer verilmeyerek 2547 sayılı Kanuna tabi öğretim elemanı açısından disiplin cezasını gerektirir bir disiplin suçu sayılmaması ve “suç ve cezada lehe olan kuralın uygulanması” kuralının disiplin yaptırımları yönünden de geçerli bir ilke olması karşısında, davacı hakkında, “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” ve ”Kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak” fiilleri isnadıyla tesis edilen dava konusu işlemin yasal dayanağının kalmadığı anlaşılmakla, sebep unsuru itibariyle söz konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun kabulüne,başvuruya konu mahkeme kararının kaldırılmasına; dava konusu işleminiptaline,aşağıda dökümü yapılan mahkeme ve istinaf safhasına ait toplam 631,65 TL yargılama giderinin ve iş bu kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00 TL vekalet ücretinin davalı idarece davacıya verilmesine; artan tebligat avansının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine, 2577 sayılı Yasanın 45. maddesinin 6. fıkrası gereğincediğer kanun yolları kapalı ve kesin olmak üzere,30/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Henüz yorum yok

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RANDEVU ALIN

Bu formu bitirebilmek için tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.