Dr. öğretim üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, üniversiteler tarafından açılan akademik kadro ilanlarına yapılan atamalarda hukuka aykırılık, ilan şartlarına uyulmaması, eşitlik ve liyakat ilkelerine aykırı hareket edilmesi gibi durumların tespiti halinde gündeme gelir. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali mahkeme sürecinde, değerlendirme sürecinin objektifliği, jüri kararlarının gerekçesi ve atanacak kişinin ilan şartlarını taşıyıp taşımadığı gibi hususlar detaylı şekilde incelenir.
AKADEMİK KADRO NEDİR?
Akademik kadro, yükseköğretim kurumlarında eğitim-öğretim, araştırma ve bilimsel yayın faaliyetlerini yürüten, akademik unvanlara sahip personelin oluşturduğu yapıdır. Bu kadro, devlet üniversitelerinde kamu görevlisi statüsünde, vakıf üniversitelerinde ise sözleşmeli statüde görev yapan akademik personelden oluşur.
Akademik kadro, üniversitelerin akademik birimlerinde (fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, araştırma merkezleri vb.) öğretim ve araştırma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde kilit rol oynar. Bu kadroda yer alan her bir kişi, bilimsel yeterliliği, uzmanlık alanı ve akademik unvanı çerçevesinde görev yapar. Akademik kadrolar, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen usul ve esaslara göre ihdas edilir ve ilan edilir.
Kadrolar; öğretim elemanlarının niteliğine, çalıştıkları akademik alana ve kıdeme göre sınıflandırılır. Bu kadrolar sınırlı sayıdadır ve her biri belli bir birime tahsislidir. Yani bir üniversitenin herhangi bir bölümüne, sadece ilgili bölümün ihtiyaçları ve planlaması doğrultusunda kadro açılabilir. Kadro açılması, ilana çıkılması, başvuruların alınması, adayların değerlendirilmesi ve atama süreçleri belirli yasal prosedürlere dayanır.
Akademik kadro, aynı zamanda bir kişinin akademik bir unvanla resmi olarak görevlendirilmiş olduğunu ifade eder. Bu unvana sahip kişi, sadece akademik unvana değil, ilgili kadroya da atanmış olmalıdır. Unvan ve kadro birlikte akademik statüyü belirler.
Akademik kadro, yükseköğretim kurumlarının eğitim ve bilimsel üretim yapabilmesi için gerekli olan insan gücünü ifade eder. Bu yapı, üniversitelerin bilimsel gelişimini, topluma katkısını ve öğrenci yetiştirme misyonunu doğrudan etkileyen temel bir unsurudur.
Akademisyenin görev süresinin uzatılmaması ile ilgili detaylı bilgiler için makalemizi okuyabilirsiniz.
AKADEMİK KADRO İLANI NEDİR?
Akademik kadro ilanı, üniversitelerin ihtiyaç duydukları öğretim elemanlarını (araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, doktor öğretim üyesi, doçent, profesör vb.) istihdam etmek amacıyla belirli koşullar dahilinde kamuoyuna duyurdukları resmi bildirimdir. Bu ilanlar, yükseköğretim kurumlarının akademik personel ihtiyacını karşılamak, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini sürdürebilmek için yapılır.
Akademik kadro ilanları 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, ilgili yönetmelikler ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde gerçekleştirilir. Bir kadro ilanı yapılabilmesi için öncelikle ilgili birimin (fakülte, enstitü, bölüm vb.) ihtiyacı doğrultusunda kadro önerisi hazırlanır ve üniversite yönetim kurulu ile senatosunun onayından geçirilir. Kadro tahsisi yapıldıktan sonra, ilan metni hazırlanarak Resmî Gazete, YÖK’ün internet sitesi ve üniversitenin kendi web sayfasında yayımlanır.
Bu ilanlarda alınacak personelin unvanı, çalışacağı bölüm veya anabilim dalı, adaylardan istenen özel ve genel nitelikler, başvuru süresi, başvuru adresi ve şekli gibi bilgiler yer alır. Aynı zamanda, adayların teslim etmesi gereken belgeler, değerlendirme kriterleri, sınav veya mülakat tarihi gibi bilgiler de detaylı olarak belirtilir. Özellikle öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi kadrolarında merkezi sınav (ALES) ve yabancı dil puanları dikkate alınırken, öğretim üyeliği kadrolarında bilimsel yayınlar, jüri değerlendirmeleri ve akademik başarı öne çıkar.
Akademik kadro ilanları, şeffaflık, eşitlik ve liyakat ilkelerine dayalı olarak yapılmak zorundadır. Ancak uygulamada zaman zaman ilanların belirli kişiler için hazırlandığı yönünde eleştiriler yapılmakta, bu da ilanların hukuki denetime açık hale gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenle ilanların objektif, denetlenebilir ve kamu yararına uygun şekilde hazırlanması büyük önem taşır.
Akademik kadro ilanı, üniversitelerin akademik insan kaynağını belirli bir prosedür çerçevesinde kamuoyuna duyurduğu resmi süreçtir ve yükseköğretim sisteminin işleyişinde temel bir adımdır.
Kişiye özel akademik kadro ilanına itiraz ve iptal ile ilgili detaylı bilgiler için makalemizi inceleyebilirsiniz.

AKADEMİK KADRO ATAMA İŞLEMİ İPTALİ NEDİR?
Akademik kadro atama işlemi iptali, bir üniversite tarafından gerçekleştirilen öğretim elemanı atamasının, hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle sonradan geçersiz sayılması veya mahkeme kararıyla yürürlükten kaldırılmasıdır. Bu iptal işlemi, ilgili atama sürecinde yapılan usul hataları, eşitlik ve liyakat ilkesine aykırılıklar, ilan şartlarına uyulmaması ya da değerlendirme sürecinin objektif olmaması gibi nedenlerle gündeme gelir.
Bir akademik kadro için yapılan atama, ilgili kişinin belirli bir unvanla (örneğin doktor öğretim üyesi, doçent, araştırma görevlisi gibi) ve belirli bir bölümde görev alması anlamına gelir. Bu atama işleminin hukuki geçerliliğe sahip olabilmesi için, öncelikle kadro ilanının yasalara uygun şekilde yapılmış olması, ilana başvuran tüm adayların eşit koşullarda değerlendirilmesi ve atamaya hak kazanan adayın objektif ve denetlenebilir ölçütlerle belirlenmiş olması gerekir. Ancak bu sürecin herhangi bir aşamasında yapılan usulsüzlükler veya haksızlıklar, atama işleminin iptal edilmesine yol açabilir.
İptal işlemi, iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi, idarenin yani üniversitenin kendi yaptığı atama işlemini sonradan geri almasıdır. Bu, yapılan hata veya itiraz sonrası iç denetim sonucunda olur. İkinci ve daha yaygın yol ise, atama işlemine karşı idare mahkemesinde açılan bir iptal davası sonucunda yargı kararıyla işlemin geçersiz sayılmasıdır. Dava açma hakkı, ilana başvuran ancak atanamayan adaylara aittir. Mahkeme sürecinde, jüri değerlendirme raporları, adayların başvuru belgeleri ve ilan koşulları incelenir; atamanın nesnel kıstaslara dayanıp dayanmadığına bakılır.
Eğer mahkeme, atama işleminin hukuka aykırı olduğuna karar verirse, bu işlem iptal edilir ve ilgili kişi kadrodan alınabilir. Bu durumda üniversite, iptal edilen işlem nedeniyle yeniden değerlendirme yapmak ya da kadroyu yeniden ilan etmek zorunda kalabilir. İptal kararı aynı zamanda, benzer durumların önlenmesi için üniversitelerde daha dikkatli bir kadro planlaması ve ilan süreci yürütülmesini de sağlar.
Akademik kadro atama işlemi iptali, yükseköğretim sisteminde adaletin, liyakatin ve şeffaflığın sağlanması açısından önemli bir hukuki mekanizmadır. Hem atanan kişi hem de ilana başvuran diğer adaylar için ciddi sonuçlar doğurabileceğinden, süreç dikkatle yürütülmeli ve yasal mevzuata uygun hareket edilmelidir.
Akademik kadro iptali ile ilgili detaylı bilgiler için makalemizi inceleyebilirsiniz.
ÖĞRETİM ÜYESİ KADROSUNA BAŞKASININ ATAMA İŞLEMİ İPTALİ NEDİR?
Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, üniversitelerde açılan bir Dr. öğretim üyeliği kadrosuna yapılan atamanın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptal edilmesi sürecidir. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, çoğunlukla ilan şartlarına uygun olmayan bir adayın göreve atanması, değerlendirme sürecinde şeffaflık ve objektiflik ilkelerine uyulmaması ya da kadro ilanının belirli bir kişiyi tanımlayacak şekilde düzenlenmiş olması gibi gerekçelere dayanır. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, ilgili akademik personel adaylarının hak arama yollarına başvurarak, söz konusu atamanın yargı denetimine taşınmasıyla gerçekleştirilir.
Bu tür durumlarda, ilana başvuran ve atanamayan adaylar, atanan kişinin ilan şartlarını sağlamadığı, değerlendirme sürecinin taraflı olduğu veya jürinin bilimsel ölçütleri dışladığı gerekçesiyle başvuru yapabilir. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, üniversitenin kendiliğinden yaptığı bir geri alma kararı ile olabileceği gibi, idare mahkemesinde açılan bir iptal davası sonucunda gerçekleşir.
Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali yargı sürecinde, atama işleminin dayandığı belgeler, jüri raporları, ilan metni ve başvuru dosyaları detaylı bir biçimde incelenir. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali için, işlemde kamu yararının gözetilip gözetilmediği, ilan edilen niteliklere ne ölçüde uyulduğu ve diğer adayların değerlendirme sürecine ne kadar şeffaf şekilde dahil edildiği dikkate alınır.
Eğer mahkeme tarafından atama işleminin hukuka aykırı olduğuna karar verilirse, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali kararı verilir ve atama geçersiz hale gelir. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali kararı, ilgili üniversite açısından bağlayıcı olup, atanan kişinin görevine son verilebilir ya da ilan süreci yeniden başlatılabilir. Bu durum, akademik kariyer planlaması yapan diğer adaylar için oldukça önemlidir; çünkü Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, adalet, liyakat ve eşitlik ilkelerinin korunması açısından bir kazanım sayılır.
Bir başka açıdan bakıldığında, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, akademik camiada usulsüzlüklerin önüne geçilmesini sağlayarak, ilanların kişiye özel yapılmasının caydırılması amacıyla da önemlidir. Üniversiteler bu tür iptal davaları ile karşılaştıklarında, ilan ve atama süreçlerini daha dikkatli ve mevzuata uygun yürütmek zorunda kalır. Bu nedenle, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, sadece bireysel bir hakkın korunması değil, kamu yararı açısından da işlevsel bir uygulamadır.
Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, hem akademik liyakati korumak hem de idarenin keyfi uygulamalarını denetim altına almak için başvurulan hukuki bir yoldur. Atama sürecinde açık, nesnel ve tarafsız bir değerlendirme yapılmadığı her durumda, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali yoluyla hak aramak mümkündür. Bu hak, yargı denetimi sayesinde somut güvenceye bağlanır ve işlemin hukuka uygunluğu konusunda bağlayıcı bir karar alınmasını sağlar. Böylece, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, yükseköğretim sisteminin adil ve şeffaf işleyişini destekleyen temel bir hukuki mekanizma haline gelir.

Dr. ÖĞRETİM ÜYESİ KADROSUNA BAŞKASININ ATAMA İŞLEMİ İPTALİ KONUSUNDA YARGI KARARLARI
1- Danıştay Sekizinci Dairesinin 12/11/2024T. 2024/3594 E. 2024/5797 K.
“Davacı tarafından, Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, Tarım İşletmeciliği Anabilim Dalı için ilan edilen doktor öğretim üyesi kadrosuna atanmamasına ilişkin 20/01/2023 tarih veE-798261 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
Ankara 20. İdare Mahkemesinin 19/12/2023 tarih ve E:2023/218, K:2023/1718 sayılı kararıyla; dava konusu doktor öğretim üyeliğine atanmada, bilimsel yeterlilik ve kalite önemli olduğundan ve başvuran davacı ve Hüseyin Tayyar Güldal’ın akademik çalışma, yayın, yetkinlik ve performanslarının karşılaştırması yapılarak, bilimsel esaslar çerçevesinde hangi adayın atanmasının gerektiği ….
ardından görevlendirilen bilirkişiler tarafından hazırlanan 23/06/2023 tarihli ortak bilirkişi raporunda; yapılan maddi değerlendirme sonucunda Berkay Keskin’in toplam 966,00 puan, Hüseyin Tayyar Güldal’ın ise 720,05 puan aldığı, her iki adayın da doktor öğretim üyesi kadrosuna atanmak için yeter puanı sağladıkları…
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; dava konusu Doktor Öğretim Üyesi ilanında; yayın sayısı ve atıf sayısının fazla olma zorunlu koşulu olmadığı, asgari puanı sağlama koşulu olduğu, değerlendirmede sayısal skorun fazlalığı değil, niteliği esas aldığı, Ankara Üniversitesi ilgili kanun ve yönetmeliklerine göre oluşturduğu jüri üyelerinin önceliği yapılan bilimsel çalışmaların niteliği olduğu, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanlığı 15.02.2023 Tarih 05/24 Sayılı Yönetim Kurul kararıyla Dr. Hüseyin Tayyar Güldal’ın atanmasının uygun olacağı görüşünün Rektörlük makamına sunulmasına oy birliği ile karar verildiği…
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun reddine ilişkin kararın hukuka uygun olduğu, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ KAMER SARIYILDIZ’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle, 1. Temyiz istemlerinin reddine, 2. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 15/05/2024 tarih ve E:2024/516, K:2024/1402 sayılı kararının ONANMASINA…”
Danıştay Sekizinci Dairesi tarafından verilen bu karar, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali konusunun yüksek yargı düzeyindeki önemini açıkça göstermektedir. Kararda, Ankara Üniversitesi tarafından Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünde açılan bir doktor öğretim üyesi kadrosuna yapılan atama işleminin, ilan şartlarına ve bilimsel liyakat kriterlerine uygun yapılmadığı tespitiyle iptal edilmesi onanmıştır. Bu durum, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali sürecinin nasıl geliştiğini ve hangi ölçütler çerçevesinde değerlendirildiğini anlamak bakımından önemlidir.
Mahkeme sürecinde bilirkişi raporları dikkate alınmış ve adayların bilimsel yayınları, atıf sayıları ve akademik katkıları karşılaştırılmıştır. Sonuçta, daha yüksek bilimsel puana sahip olan aday atanmadığı için, yapılan atamanın nesnel gerekçelere dayanmadığı ve bu nedenle hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu karar, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali konusunda yargının liyakat, eşitlik ve şeffaflık ilkelerine ne kadar önem verdiğini ortaya koymaktadır.
Üniversite tarafı, değerlendirmede sayısal puanların değil niteliksel değerlendirmelerin esas alındığını savunsa da, bilirkişi incelemesi sonucunda hem sayısal hem de niteliksel açıdan daha üstün olan adayın elenmesi, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali için yeterli gerekçe olarak görülmüştür. Bu durum, üniversitelerin akademik kadro atamalarında keyfi ya da subjektif yaklaşımlar sergilemesinin yargı denetimine takıldığını göstermektedir.
Kararın Danıştay tarafından da onanması, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali sürecinde ilk derece mahkemelerinin verdiği kararların hukuki gücünü ve isabetini pekiştirmektedir. Aynı zamanda bu karar, benzer durumda olan adaylara da emsal teşkil edebilecek nitelikte olup, hukuka aykırı atamaların yargı yoluyla iptal ettirilebileceğini göstermektedir.
Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali sürecinin yalnızca bireysel bir hak arama mücadelesi değil, aynı zamanda üniversitelerde adil, liyakate dayalı ve bilimsel temellere oturan bir akademik sistemin inşası için verilen kurumsal bir mücadele olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kararla birlikte Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, sadece bir yargı kararı değil, aynı zamanda bilimsel etiğin ve kamu yararının korunmasına yönelik güçlü bir adımdır.
2- Malatya 1. İdare Mahkemesinin 22/01/2025T. 2024/857E. 2025/154K.
“Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davacının uluslararası alan indekslerinde taranan uluslararası hakemli dergi (üç) ve ulusal hakemli dergi (üç) olmak üzere toplam 7 makale beyan ettiği, bu makalelerin İnönü Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Kriterleri Yönergesi‘nin
“Doktor öğretim üyeliği kadrosuna başvuru ölçütleri” başlıklı 6.maddesinde düzenlenen Sosyal, Spor ve İletişim Bilimleri alanında başvurularda SCI, SCI-E, SSCI veya AHCI’ ya giren dergilerde en az 1 makale ya da ULAKBİM TR dizin/alan indeksli dergilerde en az 3 makale olmak üzere toplam 5 makalesinin bulunması kriterlerini sağladığı, davacı tarafından makaleler içinde beyan edilen “Çalışma Hayatında Örgütsem Stres: Bir İş Yeri Örneği” Sağlık ve Sosyal Politikalara Bakış Dergisi, Sağlık-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi Enstitüsü, 2/2018-2 künyeli makalenin M.E ve davacı tarafından ortak yazarlı bir bildiri olarak sunulduğu,
makale sürecinde M.E isimli şahsın isminin kullanılmamasının jüri üyeleri tarafından etik ihlal olarak değerlendirildiği, söz konusu durumda davacıya yönelik etik kurul şikayeti ve buna bağlı bir kararın bulunmadığı, bununla birlikte bildiriyi beraber hazırladığı yazarın davacı lehine makalenin yayımına ilişkin feragatnamesinin bulunduğu, söz konusu makalenin dipnotunda daha önceki özet bildiriye atıfta bulunulması bu durumun saklanmadığının göstergesi olduğu, özet bildiri ve makale içeriklerinin çalışma yükü ve harcanan akademik çaba yönünden farklı değerlendirilmesinin gerektiği, bir özetin geniş bir makale içeriğine dönüştürülmesinin farklı bir çaba ve iş yükünü getirmekte olduğu…
editörlük görevinin yerine getirilmesinde Yükseköğretim Kurulu ve Üniversiteler Arası Kurul tarafından belirlenmiş yazar ve makale sayısı sınırı gibi bir düzenlemenin mevcut olmadığı, bu çerçevede tek yazarlı bir eserin inceleme, düzenleme faaliyetleri için de editörlük yapabilmesinin önünde akademik ya da teknik bir engel olmadığı,
her ne kadar bilirkişi raporunda, davacının tek yazarlı olarak bildiri sunduğu 11 bilimsel faaliyetten 8 adedinde editör, koordinatör ve düzenleme kurulu olarak görev yapmasının akademik yaşamda çok karşılaşılmayan ve davacının bilimsel açıdan özensizliğini gösteren bir uygulama olarak değerlendirildiği, bu durumun şüphe ile karşılanmasının gerektiği belirtilmiş ise de, davacının tek yazarlı olarak bildiri sunduğu 11 bilimsel faaliyetten 8 adedinde editör, koordinatör ve düzenleme kurulu olarak görev yapmasının dava konusu kadroya atanması noktasında engel oluşturmayacağı, davacının başvuru yaptığı doktor öğretim üyesi kadrosuna atanmak için gereken şartları sağladığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Malatya 1. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali konusuna dair oldukça önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu kararda davacı Bahar Altunok’un, İnönü Üniversitesi tarafından ilan edilen kadroya yaptığı başvuru, jüri üyelerinin olumsuz değerlendirmesi gerekçesiyle reddedilmiş; ancak davacının yasal ve akademik yeterlilik şartlarını sağladığı bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur. Böylece Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, davacının lehine sonuçlanmış ve atama işlemi mahkemece iptal edilmiştir.
Bu olay, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali sürecinde bilimsel kriterlerin yanı sıra, jüri değerlendirmelerinin de objektif ve gerekçeli olması gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Mahkeme, davacının eserlerinin ilan edilen akademik kriterleri sağladığını, jüri değerlendirmesinin ise esas olarak bu kriterler yerine kişisel yorumlara ve eksik analizlere dayandığını tespit etmiştir. Bu yönüyle Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, sadece şekli değil, içerik bakımından da değerlendirilen bir süreçtir.
Karar metninde, jüri üyelerinin etik ihlal iddiasının geçerli bir kurul kararıyla desteklenmediği ve yayınların bilimsel standartlara uygun olduğu vurgulanmıştır. Bu da göstermektedir ki, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, akademik özensizlik ya da keyfi değerlendirmelerin önüne geçmek adına önemli bir hukuki denetim aracıdır.
Ayrıca, mahkeme kararında, jüri heyetinin, adayın eserlerinin bilimsel niteliklerini değerlendirmek yerine yalnızca formel kriterlere odaklandığı ve bu durumun akademik liyakat ilkesiyle bağdaşmadığı belirtilmiştir. Bu durum da Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali yolunun, yalnızca şeklen uygun olmayan değil, esaslı değerlendirme eksiklikleri içeren atama işlemleri için de geçerli olduğunu göstermektedir.
Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, yükseköğretim kurumlarının keyfî uygulamalarına karşı etkin bir denetim aracı olarak öne çıkmakta ve akademik adaletin sağlanmasına önemli katkı sunmaktadır.
3- Danıştay 8. Dairesi’nin 16.10.2024 2023/2543 E.,2024/5342 K.
“Mahkemece, dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişilerce hazırlanan raporda, başvuru koşullarında yazılan “Hücre kültürü konusunda tecrübeli olup, yayınları olmak” koşulunun ihtiyaç ve hizmet doğrultusunda bakıldığında Biyofizik alanı için zorunlu bir ek koşul teşkil etmediği, kadroya başvuran adayların akademik performans puanları dikkate alındığından, davacı …’ın 1300,01; … ‘nın ise 739,405 puana sahip oldukları, sonuç olarak, atama sürecinde ek koşul nedeniyle mağduriyet yaşandığı, ortaya çıkan mağduriyetin sorumlusunun … olmadığı, ancak; …’ın hak kaybına uğradığı, Nurten Bahtîyar’ın uygun kadroya atanması için ilgili kurumun üzerine düşeni yapması gerektiği yolunda değerlendirme yapılmıştır.
Çözümü hukuk bilgisi dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıklarda bilirkişilerce hazırlanan ortak raporun, bilimsel veriler ışığında hazırlanmak şartıyla, açık, anlaşılır, net ve Mahkemece değerlendirilmesi istenilen hususların her birinin ayrı ayrı gerekçelendirilmesi suretiyle açıklanarak oluşturulması gerektiği dikkate alındığında; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, bilimsel ve akademik veriler dikkate alınmaksızın, subjektif değerlendirme ve yorumlara yer verilerek hazırlandığı görülmekte olup; tanzim edilen bilirkişi raporunun, bu haliyle hükme esas niteliği haiz olmadığı değerlendirilmektedir.
Bu bağlamda, dava konusu doktor öğretim üyesi kadrosuna başvuran davacı ve atanan … ‘nın söz konusu kadro için ilan edilen şartları sağlayıp sağlamadıkları ile ilan edilen kadro kapsamında idareye sundukları akademik dosyalarında yer alan çalışmalar itibariyle anılan doktor öğretim üyesi kadrosuna hangisinin atanmasının bilimsel ve akademik açıdan daha uygun olduğunun tespit edilmesi amacıyla, dosya üzerinden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hazırlanan rapor sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla; hükme esas nitelliği haiz olmayan bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının atanmamasına dair işlem ile müdahilin atanmasına dair işlemlere yönelik olarak verilen Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Bu karar, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali konusunda yargının nasıl bir hassasiyet gösterdiğini ve hangi usul eksikliklerinin iptale gerekçe teşkil edebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali, sadece adaylar arası puan üstünlüğüyle değil, aynı zamanda ilan ve değerlendirme sürecinin yasal dayanaklara uygunluğu ile de yakından ilişkilidir.
Kararda vurgulanan hususlardan biri, atama ilanına eklenen özel şartın üniversite senatosu kararı ve YÖK onayı olmadan konulmuş olmasıdır. Bu durum, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali açısından temel bir hukuka aykırılık oluşturur. Çünkü bu tür ek kriterlerin hem nesnel hem de denetlenebilir olması, ayrıca merkezi kurumlarca onaylanması zorunludur. Aksi takdirde ilanın kişiye özel hazırlandığı algısı oluşur ve bu da Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali sürecine yol açabilir.
Bilirkişi raporunun subjektif bulunması da bu kararda dikkat çekici bir unsurdur. Danıştay, bilirkişi değerlendirmesinin bilimsel ve açık olması gerektiğini belirtmiş; aksi hâlde Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali gibi önemli bir konuda hatalı veya eksik incelemeye dayalı karar verilmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Bu karar örneği, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali davalarında yalnızca adayın nitelikleri değil, ilana konulan kriterlerin yasal çerçevesi ve değerlendirme sürecinin açıklığı gibi hususların da belirleyici olduğunu göstermektedir. Üniversiteler, atama süreçlerinde hem şeffaf hem de hukuka uygun hareket etmedikleri takdirde, Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başkasının atama işleminin iptali davalarıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu bağlamda karar, hem adaylar hem de idareler için emsal niteliği taşımaktadır.
